Astrolojiyi Bozmak İçin Gökyüzüne Atılan Sahte Gezegenler

20.yy’da astrolojiye bazı gök cisimleri eklenmiştir. Bu eklemelerin neden yanlış olduğunu daha önce anlatmıştım. Şimdi bunun niye yapıldığıyla ilgili bazı fikirlerimi paylaşacağım, çünkü artık bunun kötü niyetle yapıldığını düşünüyorum.

Konuyu hatırlayalım: Astrolojide gök cisimleri, çıplak gözle görünebilen 5 gezegen ile bunlara eklenen Güneş ve Ay’dan oluşur. Toplamı 7 olan bu gök cisimleri, dünyanın her yerinde haftanın günlerine de isim vermiştir. Bu yüzden dünyanın her yerinde haftanın 7 günü vardır. Bunlara ekleyeceğimiz ay düğümleri ve sabit yıldızlar dışında astrolojide gök cismi yoktur. 20.yy’da bunlara gezegen olarak Uranüs, Pluto, Neptün eklenmiş, ve asteroidler de astrolojiye dahil edilmiştir. Bunların sonuncusu 1977’de keşfedilen Chiron’dur. Bu konuyu bilgi felsefesi ve mantık kısmında çok anlattım, bunları tekrara gerek yok. Şimdi neden burda kötü niyet aradığımı anlatacağım.

18. ve 19. yüzyıllar civarında bir yerlerde, içinde astrolojinin de bulunduğu ezoterik ve okült bilgi ağır bir saldırıya uğradı. Bunun temel sebebinin; ezoterik/okült bilginin insanı yüceltmesinden duyulan rahatsızlık olduğunu düşünüyorum. 18. yy’da İngiltere nedense ezoterik okült dünyaya el atmaya başladı. Bunlara dair kendi kurumlarını kurdu, dünyaya kendi çarpık ve pasif ezoterik anlayışını yaymaya çalıştı. 20. yy’a gelindiğinde, özellikle 2. dünya savaşından sonra bu durum iyice sertleşti. Japon kültürünü pasifleştirmek için zen inancına budizmi sokmaya çalıştılar ve başarılı oldular.

Astroloji de bundan payını aldı. Astrolojiyi bozmak için astrolojiye yeni gezegenler ve asteroidler sokuldu. Amaç disiplini bozmaktı. Bunu yaparken şunu kullandılar: Dediler ki astroloji bize gökyüzünden gelen etkilerle ilgilenir, doğum anında gezegenlerden nasıl bir etki aldığımızı anlatır. Yani neden sonuç ilişkisini ters çevirdiler. Astrolojiyi insanların hayatını belirleyen kadersel bir konu gibi anlattılar. Bunun için çok büyük bir bütçe harcandı. Burda amaç insanları pasifleştirmek ve astroloji bilgisinin kaybolmasını sağlamaktı.

Bu amaç çok başarılı oldu. Bugün bütün dünyada insanlar bir burçları olduğunu zannediyor ve gökyüzü hareketlerinden bir tesir aldıklarını düşünerek çaresizlik içinde hayatın yumruğu nerden üstüme gelecek diye düşünüyorlar. Benzer şekilde çekim yasasını da koşullara bağladılar ve insanların özgüvenini azaltmaya çalıştılar. Daha sonra güç odakları, yani büyük devletler ve büyük sermaye insanların astroloji inancını kendi suçlarını örtmekte kullandı. Dünyada olup bitenin sebebini insan değil gökyüzü olarak göstermeye çalıştılar.

İşte astrolojinin bugün geldiği noktanın acıklı öyküsü budur.

Exit mobile version